Sermet Erkin

1957 doğumlu, tiyatro oyuncusu, illüzyonist ve sihirbaz Sermet Erkin aslen Kocaeli Karamürsel’de dünyaya gelmiştir. Daha sonra ailesi ile birlikte İstanbul Nişantaşı’na 1964 yılında taşınmıştır. Ev sahipleri ise o dönemde sihirbaz Zati Sungur’dur.

Sırası ile Selim Sırrı Tarcan İlköğretim, Nilüfer Hatun Ortaokulu ve Şişli Lisesini bitirmiştir. Ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne girmiş, Felsefe Tarihi bölümüne geçiş yapmış ve mezun olmuştur.

Ev sahipleri olan Zati Sungur’un öğrencisi olan Sermet Erkin, 1976’da akrabalarının yanına gitmiştir. Orada Paskalya Eğlencesinde çocuklara gösteri yapmış o sırada orada bulunan İsviçre’nin en iyi menajerlerinden birisinin dikkatini çekmiş ve onun aracılığı ile Zürih’in en iyi gece kulüplerinden birisinde çalışmaya başlamıştır.

Profesyonel illüzyon hayatına 1974 senesinde adım atmış ardından yurtiçi ve yurtdışı yüzlerce gösteriye imzasını atmış, televizyon programlarına katılmış ve 18.5 sene gibi uzun bir süre Kervansaray Gazinosu bünyesinde çalışmıştır.

1976 senesinde gazeteciliğe adım atan Erkin, Milliyet, Hürriyet, Sabah ve Sosyete Dedikodu Dergisi ile Günaydın Gazetesi Çocuk sayfasını hazırlamış, Yayın yönetmenliği yapmıştır. Daha sonra Bando Çocuk Dergisi ile çalışmalarını sürdürmüştür.

Günümüzde Atlas Tarih Dergisi yazarlığı yapmakta olan Sermet Erkin’in eşi Nuray Erkin’dir. 1986 senesinde evlenmiş bu evliliğinden, Piraye Nazlı ve İsmail isimlerinde iki evladı vardır.

2 Yorumlar

  1. Sermet Erkin rahmetli babam Zati Sungur’un ilk ve tek öğrencisi değildi.Babam yaşamı süresince mesleğini devredebileceği aradığı niteliklerde tek bir illüzyoniste rastlamadı. Sermet, babamdan ilham alan, onu usta kabul eden sayısız amatör ve profesyonel illüzyonistlerden biridir. Sermet Erkin ve ailesi Istanbul’a taşındıkları 1964 yılından itibaren hiçbir zaman rahmetli babam Zati Sungur’un kiracısı olmadılar. Onlar ailece Teşvikiye’de Beşiktaşa inen Deryadil sokakta Topoğlu garajının üstüne taşındılar ve Sermet birkaç sene önce Karamürsel’e geri dönünceye kadar o adreste oturdular. Sermet Erkin medyadaki bütün biyografilerine babamın kiracısı olduklarını eklemiş. 21 Ekimdeki Halk TV’de “İz Bırakanlar” programında 1964 yılında Zati Sungur’un Teşvikiye’deki üç katlı evinin üst katında kiracı olarak oturduklarını, orta katta bizim oturduğumuzu, alt katın depo olduğunu, babamı ilkokul birden itibaren her gün görerek büyüdüğünü, mahalledeki esnafın onu torunu zannettiklerini anlattı. Sermet Erkin’in beyanlarını doğru kabul ederek babamla ilgili anılara büyük bir içtenlikle ve sevgiyle yaklaşan Tuba Emlek’e teşekkür ederim. Babamın 1945 yılında satın alarak yerleşmiş olduğumuz, kızkardeşimle benim bahçesinde ve içinde mutlulukla büyüdüğümüz Şekayik sokak 37/1 numaradaki (şimdi 23) o üç katlı art niveau tarzı taş evi ve turnelerden önce kapının önünde duran renkli resimli kamyonu Sermet hiç görmedi. Sadece fotoğraflarını gördü. Nasıl görsün ki, babam 1962 yılında o evi apartmana çevirmek üzere müteahhitle anlaşmıştı, evi boşaltarak inşaat süresince Topağacında Ortanca apartmana taşınmışlardı. Babam kendi eliyle o resimli kamyonu wohnwagen’e çevirmişti ve kızkardeşimi 2 yıllık bir okula bırakmak üzere annem ve kızkardeşimle kara yolundan Almanya’ya gidip Topağacındaki daireye dönmüşlerdi.1964 yılında inşaat bitmiş ve babamla annem kızkardeşimle birlikte yeni yapılmış olan 6 katlı Sungur apartmanın çift daire olan üst katına taşınmışlardı. Bodrum katına sahne sandıklarını ve atölyesini kurmuştu. Kendi payına düşen daireleri de muhtelif kişilere kiraya vermişlerdi. Üç katlı taş evde yıkılıncaya kadar tek bir kiracımız olmuştu: Çocukluğundan itibaren Esin Eden ( yazar ve tiyatro sanatçısı, sağ ) ve ailesi üst katımızda yaşadılar. 1970 yılında babam 1965’te kurmuş olduğu Sihirbazlık ve İllüzyon Stüdyosunda yeni katalog hazırlığı yaparken Sermet Erkin 13 yaşındayken Sungur apartmanın altıncı katındaki evimizde bir süre harçlıkla masa başında kağıt çiçek üretiminde ve tebrik kartı yazmakta çalıştı ve katalogdan birkaç oyun satın aldı. Sermet’in ailesiyle annem ve babam tanıştılar ve annem Sermet’in melek gibi annesini çok sevdi, onun hatırına Sermet’e kol kanat gerdi ve annem Sermet üniversitedeyken ve Kervansaray’da çalışmaya başladığında babamla röportaj için eve gazeteciler geldiğinde veya bir davet verdiğimizde Sermet’i de çağırırdı ki meşhur olsun diye. Ben 1965 yılında oğlumun babasından boşanmıştım ve üç yaşındaki oğlumla babamın evine dönmüştüm, hep ailemle birlikte, annemin 2003 yılında vefatından iki yıl sonraya kadar kısa ayrılıklar hariç hep o evde yaşadım. Ben gündüzleri işe giderken oğlum annemle babamın evinde büyüdü. Yani esnaf uzun boylu ince yapılı oğlumu çok iyi tanıyordu, esnafın Sermet Erkin’i babamın torunu zannetmeleri olanak dışıydı. Oğlum üniversiteden sonra çalışmaya başlayıp evlendiğinde o sırada tüm oyun sandıklarını babamın asistanı ressam ve illüzyonist Kaya Elöver’e hediye ederek boşaltmış olduğumuz bodrum katına oğlumu yerleştirdik. . Babamın kimseye ödünç olarak bile vermediği tamamı yabancı dilde 1918’lerden başlayan eşsiz kitap ve dergilerden oluşan mesleki kütüphanesini, sahne ve özel fotoğraflarını, yabancı illüzyonistlerin VHS kasetlerini, uluslararası kongrelerde kendi çektiği 8 mm film rulolarını, Güney Amerika’da ve Yunanistan, Mısır, Kıbrıs, İtalya, Avusturya gibi tüm dünyadaki turnelerinde ve Türkiye’de hakkında çıkan gazete küpürlerini ihtiva eden ciltleri, tüm dünyadaki gösterilerinde yayınlamış olduğu el ilanlarını, 1920’den itibaren sahneyi bırakıncaya kadar her gün detaylı olarak tuttuğu program defterlerini, sahne afişlerini, ingilizce, fransızca, almanca, italyanca, ispanyolca yabancı dilde tüm yazışmalarını, el yazısı ile son yılında yazdığı anılarını, sahnede giydiği ve kimseye hediye etmediği silindir şapkasıyla bastonunu, pelerinini, frakını, kolalı sahne gömleklerini, altın yüzüğünü ve saatini, monokl’unu, tüm fotoğraflarını, vefatından önce son ayda cerrah makaslarıyla ipek kağıttan kestiği gölge siluetler koleksiyonunu,ve pek çok değerli şeyi evimde ona ayırdığım iki odada muhafaza ediyorum. Şu anda ben, kızkardeşim, oğlum, kızkardeşimin oğlu, Bursa’daki rahmetli amcamın dört oğlu, onların çocukları ve torunları, tüm aile hepimiz sağ ve iyiyiz, rahmetli babamın vefatından sonra Sermet Erkin’in şöhret olmak için tüm gazetelerde ve TV ‘lerde programlara çıkarak yayınladığı, bizi çok üzen “Ben Zati Sungur’un ilk ve tek öğrencisiyim.” “Zati Sungur şapkasını, bastonunu, tüm kitaplarını kasetlerini bana bıraktı”, “beni torunu zannederlerdi”ve “Zati Sungur’un kiracısıydık” beyanlarına artık ihtiyacı olmadığını, yeterince tanındığını düşünüyoruz.

    Aynur Sungur Tuncer.

  2. Hanim efendi,
    Kendisinin roportajini izledim az once. Kiracisiydik felan demiyor. Komsusuyduk diyor. Ve en buyuk sanslarimdan biri Zati Sungurla tanismak diyor ve babanizi yeterince onure ediyor. Siz kendiniz de diyorsunuz kac kisi yetistirmeye calismis babaniz. yetenek .. cok calisma sans bir araya gelmeden meshur ve basarili olunmaz. Burda kendinize biraz fazla paye cikarmissiniz. Sermet Erkin 50 senesini vermis mesleğe…

Cevap Yaz

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen adınızı buraya giriniz